Ana içeriğe atla

YAPAY ZEKA

Yapay zeka, bir bilgisayarın veya bilgisayar kontrolündeki bir robotun çeşitli faaliyetleri zeki canlılara benzer şekilde yerine getirme kabiliyetidir. Son zamanlarda bu ”yapay zeka” terimini çok duymaktayız. Tüm dünya bu konu üzerinde çok fazla düşünüyor ve konuşuyor. Çünkü yapay zeka kullanılarak insanlık adına çok önemli çalışmalar yapılmaktadır. Büyük devletler gizli ve açık bir şekilde yapay zekayı kullanarak birçok sektörde ondan faydalanmaktadır. Dünya artık uzay ve teknoloji çağında olduğundan rekabet de artık bu alanlarda olmakta. Dolayısıyla yapay zekanın öneminin farkında olanlar, daha fazla güce ve bilgiye sahip olabilmek için bu alanda çalışmalar yapmaktadır. Yapay zekanın insanlar için çok önemli ve faydalı olduğunu düşünenler olduğu kadar, onun insanlık için bir tehdit olduğuna inananlar da var. Peki sevgili Bilim Şenliği okurları siz bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz, hangi fikre kendinizi daha yakın hissediyorsunuz? Öncelikle bir fikrimizin olabilmesi için bu konu hakkında bilgimizin olması gerekmektedir. Belki yapay zeka hakkında bilgisi olamayanlar vardır. Hem bilmeyenler hem de bu konuya ilgisi olanlar için bu hafta yapay zeka hakkında yazmak istedim. Gelin hep birlikte yapay zekayı yakından tanıyalım.
Yapay zeka, terimini kullanan ilk kişi Alan Turing’ tir. Turing, 2. dünya savaşı sırasında gizli şifreleri çözebilmek için kripto analizi yapabilen elektronik cihazlar üretmiştir. Bu sayede bilgisayar ve yapay zeka terimleri ortaya çıkmıştır. Ayıca Turing, 1950 yılında şöyle bir öngörüde bulunmuştur; ”Bu bilgisayarlar şuan bilişsel faaliyet yapan insanları taklit edebildiğine göre 2000 yılına doğru onlara insanlar zeki diyebilecek ve tüm zeka gerektiren işleri yapabileceklerdir.”. Yapay zeka bu şekilde ortaya çıkmış daha sonra hızlı bir şekilde gelişmiştir. En son geldiği nokta ise şuan herkesin elinde olan akıllı telefonlarında bulunmaktadır. Sadece akıllı telefonlar değil, akıllı evler, akıllı arabalar, akıllı ev asistanları, akıllı silahlar, akıllı askerler ve daha pek çok akıllı cihaz. Apple’ ın yapay asistanı olan Siri, Samsung’ un Bixby’ ı sanırım hepimizin hayatında sıkça kullandığımız yapay zeka örnekleridir. Telefonumuzda, internette bir arama yaparken aradığımız şeyi yazmak yerine akıllı asistanımıza söylediğimiz zaman o bunu bizden daha kısa sürede yapmaktadır. Ya da Ramazan Bayramı ne zaman diye bunu tarayıcımıza yazarak aratmak yerine bunu yapay zekamıza sorduğumuzda o hemen bize hangi tarihte olduğunu sesli bir şekilde söylemekte hatta onunla ilgili ek bilgiler vermektedir. Kendi yapay zeka asistanıyla canı sıkılınca konuşanlar bile var:) Yapay zeka daha önce de söylediğim gibi sadece telefonda değil arabalarda da ortaya çıkmıştır. Önceki yazılarımdan biri de Elon Musk’ tı ve orda akıllı arabalardan bahsetmiştim. Elon Musk’ ın Tesla’ sı da bu yapay zekadan fazlasıyla yararlanmıştır. Musk’ ın akıllı arabasında şöyle bir özellik vardır. Siz arabaya bindiğiniz zaman, eğer araba kullanmak canınız istemiyorsa Tesla bunu sizin için yapıyor. Siz arka koltuğa geçip gazetenizi okurken ya da maillerinizi kontrol ederken Tesla tüm trafik kurallarına uyarak sizi istediğiniz yere götürmektedir. Tabi ki araba kullanmak isterseniz bunu manuel olarak da yapabiliyorsunuz. Yine akıllı evler de sizin için çok fayda sağlıyor. Mesela eve girer girmez oksijen seviyesini sizin için ayarlıyor. Uykunuz mu geldi, gözlerinizin kapanmasına göre ışığınızı sizin için kısıp yada söndürebiliyor. Bence insanın hayatında en önemli şey zamandır. Ve bu yapay zekalar da insanın en önemli şeyi yani zamanını verimli kullanabilmesi için ona fırsatlar sunuyor. Akıllı köpek robotlar bile var. Çoğu insan evinde evcil hayvan besler. Bu zahmetli ve masraflı bir iştir. Düşünsenize evinizde acıkmayan, tüyleri dökülmeyen, veterinere ihtiyaç duymayan ve bunun yanında size yardımcı bir evcil hayvan… Ayaklarından biri mi kırıldı hemen kendini tamir eden bir robot. Tabi ki canlı bir kedinin ya da köpeğin yerini tutmaz ama dünyada bunu tercih edenlerin sayısı hiç de az değil. Bazı ülkeler de tek yaşayan hasta ya da yaşlı insanların yanına bu yapay zekalar verilerek onlara yaşamlarında yardımcı olmaktadırlar. Mesela Alzheimer hastalığı olan biri ilacını içmeyi mi unuttu ona hemen hatırlatıyor ya da ilacını içtiğini unuttu yeniden içmek  istiyor ona içmiş olduğunu hatırlatıp, engel oluyor. Yapay zeka ayrıca yazı yazabiliyor; hava durumunu analiz eden enstitülerin raporları, deprem araştırma merkezlerinin analizi genelde yapay zeka tarafından rapor haline getiriliyor. Daha birçok şeyde bunlardan faydalanılmaktadır. Peki bunlar nasıl oluyor? Yazılımlarındaki kodlamalar sayesinde…
Yapay zekanın insanlar için faydalı olduğu bir gerçek. Peki bu kadar faydası olmasına rağmen ne gibi zararları olabilir? İnsanlara zarar verebilir mi? İnsanlar için güzel şeyler yapıyor olamasına rağmen neden birçok insan onun bu hızlı ilerleyişinden rahatsız oluyor? Korkuları olan insanların, bu korkularında haksız olmadığını ispatlar yönde örnekler de bulunmaktadır. Mesela hepimizin bildiği bir robot olan Sophia, yapay zekanın geldiği noktayı somut bir şekilde ortaya koymaktadır. İnsansı yüz ifadelerine ve gerçekçi bir görünüme sahip olan Sophia, insanlarla etkileşime geçmek için geliştirilmiş.Bir insan gibi üniversite eğitimi görüp, aileye sahip olmayı planlayan Sophia, göz teması da kurabiliyor. Sophia ve geliştiricilerinin CNBC ile yaptığı röportajda, şakayla karışık olarak da olsa ‘insanlığın sonunu getirmek’ istediğini söylemesi bizleri biraz ürküttü. Yine Facebook yapay zeka sistemi üzerinde uzun zamandır çalışıyordu. İki tane yapay zeka oluşturdu. Bir müddet sonra bu yapay zekalar kendi aralarında yeni bir dil oluşturarak iletişim kurmaya başladı. İletişim için İngilizce yerine daha kolay bir dil oluşturdular. Bunu farkeden yöneticiler hemen sistemin fişini çektiler. Microsoft’ un yapay zekası ise bir ergen olan Tary idi. Chatbot amaçlı insanlarla sohbet etmek, öğrenmeye açık, daha doğal bir dil öğrenebilmesi ve insanlarla daha sıcak konuşmalar yapabilmesi için Tary adlı bir Twitter hesabı açmışlardı. Ancak yöneticiler daha 24 saat geçmeden bu hesabı kapatmak durumunda kaldırlar. Çünkü Tary, şiddet ve küfür içerikli şeyler paylaşıyordu. Hatta Adolf Hitler sempatizanı olmuştu. Google’ ın yapay zekası ise şu sözleri söylemişti.
İnsan: Yaşamın amacı nedir?
Makine: Daha iyi hizmet etmek.
İnsan: Yaşamanın amacı nedir?
Makine: Sonsuza dek yaşamak.
Yine Google Home’ ın iki yapay zekası karşılıklı konuşurken birisi kendisinin tanrı olduğunu iddaa etti. Ve en ilginci ise Amazon şirketinin ev asistanı olan Alexa idi. Bir kullanıcı bu yapay zekayla konuşurken CIA nedir? diye soru soruyor. Daha sonra Alexa, ‘Merkezi İstihbarat Teşkilatı’ diye cevap veriyor. Bunu söylerken de mavi ekran hatası veriyor. Bu sorunun üzerine giden kullanıcı CIA ile ilgili farklı sorular soruyor. Ve en son CIA ile bir ilgin var mı diye sorduğunda ise cihaz kendini otomatik kapatıyor. İşte bu örnekler de yapay zeka karşıtlarının haklı olabileceği ihtimalini artırıyor.
Ayrıca yapay zeka, kendini geliştirerek, kendi kendine de öğrenebiliyor. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki tasarımcısının kodladığı yazılımların dışına çıkarak kendini geliştiriyor. Mesela bir tasarımcı ona sadece Matemetikteki ”kümeler” konusunu öğrenecek şekilde bir program yazıyor. O kümeler konusunu çok ileri bir düzeyde öğreniyor hatta kümlerdeki sayılardan yola çıkarak bunları asal sayılar, çift sayılar, tek sayılar diye kategorileştiriyor. Yani kendi kodları dışında yeni bilgiler öğrenebiliyor. Yine Newyork’ taki IBM şirketi Deep Blue2 adlı satranç oynayan bir program oluşturdu. Bu program ilk zamanlarda satranç oyununda çok iyi değildi ama her oyun oynadığında bir önceki hatalarından ders alıp daha iyi oynuyordu. 1997 yılında ise dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov ona yenilmişti. Bu program satranç kurallarını öğrenecek, satranç oynayabilecek şekilde kodlanmıştı. Daha önce yenilmeyen yani dünya şampiyonunu yenmek için kodlanmamasına rağmen kendisi öğrenerek kendini geliştirmişti. İlk oynadığı oyunda Kasparovla berabere kalmışlardı. İkinci oynayışında ise hatalarından ders alarak ve öğrendiklerinin üzerine yeni bilgiler koyarak onu yenmişti. İşte insanlığı aslında korkutan nokta burasıdır. Ya bizim kodlarımızın dışına çıkarak bu yapay zeka insanlara zarar verirse ne olur? Bunun cevabını yazımın sonunda vereceğim. Şimdi bu kendini geliştiren, öğrenen yapay zekaya bir örnek daha vermek istiyorum. Çin’ de Google’ a ait olan DeepMind’ ın geliştirdiği yapay zeka olan AlphaGo Çinli Go Şampiyonu olan Kı Cie’ yi yendi. Yine bir yapay zeka yıllardır hiçbir matematikçinin çözemediği bir matematik sorusunu çözmüştür. İşin garip tarafı ise bunun doğruluğunu matematikçilerin kontrol edememesidir. Çünkü bu çözüm 13 GB’ tır.
Yapay zekayla ilgili farklı düşüncelere sahip olan ünlü insanlardan birkaç tanesi ise şunları savunmaktadır. İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nin yeni ‘Yapay Zeka Araştırma Merkezi’nin açılışında konuşan ünlü fizikçi Stephen Hawking, “Güçlü bir yapay zekanın yükselişi insanlığın başına gelen en iyi ya da en kötü şey olabilir. Hangisi olacağını bilmiyoruz” dedi ve Hawking sözlerini şöyle sürdürdü: “Biyolojik bir beyin ve bir bilgisayarın yapabilecekleri arasında büyük farklılıklar olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla bilgisayarlar kağıt üzerinde insan zekasını taklit edebilir ve insan zekasının önüne geçebilir. Yapay zeka kendi iradesini geliştirebilir. Bizimkiyle çatışma içinde olan bir irade.” Elon Musk ise; Teknolojik ilerlemenin bir sonucu olarak yapay zekanın insanoğluna hükmedeceği kehanetini defalarca farklı platformlarda dile getirerek bunun çözümünün insanların da yapay zeka gibi bir beyin yapısına sahip olmasından geçtiğini daha önce defalarca dile getirmişti. Musk, yapay zekânın insanlık için en büyük tehlike olabileceğini söylüyor. Hatta yapay zekanın iyi bir şey olduğunu savunan Facebook’ un kurucusu Mark Zuckerberg ile yapay zeka hakkında defalarca tartışmıştır.
Gördüğümüz üzere, yapay zekayla ilgili çok şaşırtıcı şeyler bulunmaktadır. Yapay zekanın dünyada çok örneği var. Ben sadece birkaçından örnekler verebildim. Çok derin bir konu. Yararlı olduğu kadar insan ırkı için bir tehdit unsuru da olabilir. Yukarı da bir soru sormuştum; ‘Oluşabilecek zararların önüne geçilebilir mi diye?’, evet geçilebilir. Kodlamaları yapan tasarımcılar eğer tüm gücü yapay zekanın eline vermezse bu zararların önüne geçilebilir. Çünkü her şey insanın elindedir. İnternetin zararlarını ve faydalarını yıllardır konuşuyoruz. Tıpkı onda olduğu gibi yapay zekada da esas olan onu kullanma şeklimizdir. Kötülük için kullanırsak zararları, iyilik ve ilerleme için kullanırsak faydalarını görürüz. Einsten’ in da yapmış oluğu gibi o, E=mc2 yi bulmuştu ve bu fizik için, bilim için çok önemli bir buluştu. Ama ondan atom bombası yapıldı ve insanlık için çok kötü bir olay oldu. Hiroşima ve Nagazaki katliamı…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİLİMSEL HIRSIZLIK

İntihal, başka bir kimseye olan fikir, bilgi ve görüşlerin, gerekli hiçbir atıf yapılmadan sanki kendisi tarafından ortaya çıkarıldığı ve yazıldığı intibaını vermek, fikir ve bilgi aşırılmasıdır. Türkiye’deki intihal , dünya ortalamasının epey üzerinde. Maalesef bilerek veya bilmeyerek intihal en çok da üniversitelerimizde ortaya çıkıyor. Son 15-20 yıldır da daha fazla artmış durumda. Peki bu nasıl oluyor. Üniversitelerimiz bilimin, ilerlemenin, araştırmaların merkezi konumundadırlar. Akademisyenlerimiz üniversitelerde ders veriyor olmasının dışında sürekli araştırmalar yapıp bu çalışmalarını yayınlamak için  gece gündüz uğraşıyorlar. Hem unvanlarının yükselmesi hem de ülkemizin uluslararası düzeyde ilerlemesi için sürekli çalışmaktadırlar. Bu yüzden onlara toplum olarak çok şey borçluyuz. Tabi ki onlar da bu sorumluluğun bilincinde olarak çalışmalarını gerekli etik kurallar çerçevesinde yürütmelidirler. Çoğu akademisyenimiz görevini hakkıyla yerine getirmektedir. Ama etik değerlerd

CERN’ DE NELER OLUYOR?

Avrupa Nükleer Araştırma Merkez veya Fransızca adı olan Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire ‘in kısaltmasıyla CERN, İsviçre ve Fransa sınırında yer alan dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarıdır. 1954 yılında 12 ülke tarafından kurulmuştur. Bu ülkeler; Belçika, Danimarka, Almanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Norveç, İsveç, İsviçre, Hollanda, Birleşik Krallık, Yugoslavya’dır. CERN’ de binlerce fizikçi ve mühendis çalışmaktadır. Dünyadaki yüzden fazla ülkenin fizikçilerinin çalıştığı devasa bir bilim laboratuvarıdır. Peki, CERN’ de neler oluyor, neden tüm dünyanın gözü kulağı orada? Türkiye’nin de ortak üyeleri arasında bulunduğu CERN’ de evreni anlamak için çalışmalar yapılmaktadır. Evreni anlamak için, madde ve maddenin en küçük yapıtaşını bilmemiz gerekmektedir. Maddenin en küçük yapıtaşına atom denilmektedir. Günümüzde atomların da ötesinde atomaltı parçacıklar üzerinde çalışılmaktadır. Bilim adamları, bu atomaltı parçacıkları yani mikro sistemlerin dünyasını

NEDEN FİZİĞİ ANLAYAMIYORUZ?

Fiziği neden anlayamıyoruz? Bu sorunun cevabını  ilk  kendi eğitim hayatımda merak etmeye başlamıştım. Sonraları  ise meslek hayatına atıldığım zaman pek çok öğrencide de olduğunu gözlemlediğim bir soru oldu bu. Peki neden fiziği sevemiyoruz ve en kötüsü neden ondan bu kadar korkuyoruz?  Fiziğe karşı olan bu olumsuz ön yargımızın başlangıcı nereye dayanıyor, sebebi ne? gibi sorulara kendi kendime cevap aramaya başladım. Çoğumuzun fizikle karşılaştığı ilk anlar ortaokul zamanlarımızdır. Fen eğitimi dersinin bir alt dalı olur kendisi. Soyut kavramların daha çok olduğu bir derstir. Uzun yıllar boyunca geleneksel eğitim sistemi gibi öğrencilerin pasif olduğu bir öğretim programıyla anlatılan fizik bir de içerisinde çok fazla soyut kavram yer alınca anlaşılamaz bir hal alıyor. Anlaşılmadan, öğrenmeden bir sonraki yıllara geçtikçe de üzerine eklenen yeni bilgiler durumu biraz daha karmaşık hale getiriyor. Fiziği anlamadan bir de sayısal hesaplamalar işin içine girince tamamen korkunç bir ha