Enerji, bir sistemin ya da canlının iş yapabilme gücüdür. Bir sistemin çalışabilmesi ya da bir canlının hayatını sürdürebilmesi için enerjiye ihtiyacı vardır. Ayrıca dünyada teknolojinin gelişmesiyle birlikte enerji ihtiyacı daha fazla artmıştır. 1970 yılında dünyada yaşanan petrol krizinden sonra enerjinin tükenebilir olduğu gerçeği dikkat çekmiş ve bu da insanları başka enerji kaynakları arayışına yöneltmiştir. Enerji kaynakları, yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları olmak üzere 2 çeşittir. Dünyadaki enerjinin büyük bir çoğunluğu fosil yakıt rezervlerinden karşılanmaktadır. Fosil yakıtlar, hidrokarbon ve yüksek oranlarda karbon içeren kömür, petrol ve doğal gaz gibi doğal enerji kaynaklarıdır. Bu enerji kaynakları yenilenemeyen enerji kaynaklarıdır ve tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ayrıca ekosistemimize de çok büyük zararlar vermektedir. Bu yenilenemeyen enerji kaynaklarına alternatif olarak yenilenebilir enerji kaynakları vardır. Bunlara temiz enerji kaynakları da denir. Çünkü çevreye zararları fosil enerji kaynaklarına nazaran çok çok az hatta, bazılarında yok denilebilecek kadardır. Bu yenilenebilir enerji kaynakları ise;
- Güneş enerjisi,
- Rüzgar enerjisi,
- Hidrolik (hidroelektrik) enerjisi,
- Jeotermal enerjisi,
- Biyokütle enerjisi (biyoyakıt enerjisi de dahil),
- Hidrojen enerjisi,
- Dalga enerjisi,
- Gelgit enerjisi ‘ dir.

Enerji, dünyanın en önemli meselelerinden biridir. Çünkü şuan birçok ülke enerji ihtiyacını karşılamak için en fazla harcamasını bu sektörde yapmaktadır. Enerjiyi dışarıdan, enerji yapan ülkelerden satın almaktadır. Bu da onu dışa bağımlı yapmaktadır. Enerjisini kendi üretebilen ülkeler ise gelişmiş ülkelerdir. Bir ülkenin sahip olduğu enerji kaynakları onun gelişmişliğinin göstergesidir. Dolayısıyla bunun farkında olan ülkeler enerji politikalarında düzenlemeler yapmaktadır. Ayrıca enerjiye sahip olmak kadar onun yenilenebilir enerji yani temiz enerji olması da çok önemlidir. Çünkü, insanlar artık çevreye karşı daha duyarlıdır. Bir çok uluslararası çevre koruma sözleşmeleri vardır. Bu yüzden ülkeler, enerji ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sadece enerji kaynağı arayışı içinde olmayıp, bu enerjinin temiz enerji olması için gereken özeni göstermelidir.
Dünyanın ihtiyacı olduğu enerjiyi aslında biz yine dünyanın kendisinden sağlayabiliriz. Mesela dünyamıza 1 saatte düşen güneş ışığı, tüm dünyanın 1 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilmektedir. Ama ülkeler bu kaynaktan yeteri kadar faydalanamamaktadır. Ülkemiz ise güneş ışığı alma konusunda şanslıdır. Buna rağmen güneş enerjisinden yeterli miktarda faydalanamamaktadır. Bunun sebebi ise yenilenebilir enerji konusunda çalışmaların yetersiz oluşu ve ülkeye katkısının yeterince anlaşılamamasıdır. Ayrıca çevre bilincinin olmayışı ve yenilenebilir enerji kaynaklarına olan farkındalığın az olması ya da hiç olmamasıdır. Farkındalık olmadığı gibi temiz enerjiyi kullanmayışımızın başka sebepleri de vardır. Mesela güneş ışığının sadece %25 şini enerji olarak kullanabiliyoruz. Çünkü kullandığımız teknoloji bize ancak bu kadar verimlilik sağlıyor. Bu noktada fark ediyoruz ki teknoloji yetersizliği de yenilenebilir enerji konusunda dezavantajımızdır. Teknoloji, bilim bunlar hayatımızı daha kaliteli bir şekilde yaşayabilmemiz için her zaman karşımıza çıkmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha verimli bir şekilde yararlanabilmemiz için teknolojimizi geliştirmeliyiz. Bu konuda tüm vatandaşlarımıza farkındalık kazandırmalıyız. Eğitimde, yenilenebilir enerji kaynakları konusuna çokça yer vererek bu konuda tüm öğrencilerde bilinç oluşturmalıyız. Sadece okullarda yeni nesili aydınlatmakla yetinmemeliyiz. Ayrıca halkı bu konuda bilinçlendirmek için kurslar açmalıyız. Politikacılarımıza seminerler vermeliyiz. Politikacıların bu konuya ilgisini çekerek bu alanda yatırımlar yapılması için çalışmalar yapmalıyız.

Türkiye’ nin enerji kaynakları bakımından profilini tekrar değerlendirecek olursak yeterli miktarda fosil rezerv kaynakları bulunmadığını söyleyebiliriz. Ama coğrafi özelliklerinden dolayı yenilenebilir enerji kaynakları oldukça boldur. Buna rağmen kaynaklardan yeteri kadar yararlanamadığımızdan bahsettik. Hatta çoğu ülkeye göre enerji konusundaki çalışmalara çok geç başladık. Yine de enerji politikalarımız sayesinde artan bir ivmeyle ilerlemeler katediyoruz. Türkiye, enerji kaynaklarının bilinçli bir şekilde kullanılması, yeni enerji kaynakları araştırılması ve mevcut yenilenebilir enerji kaynaklarından daha verimli bir şekilde faydalanılması için çevre eğitim programları oluşturmuştur. Ülkemizde ilkokul 4. sınıftan üniversiteye kadar olan eğitim programlarında enerji konusuna yer verilmektedir. Yeni nesile bu konuda farkındalık kazandırabilmek ve çevre bilinci oluşturabilmek için enerji, enerji kavramları, enerji dönüşümleri kavramlarına derslerde ağırlık verilmektedir. Bazı gelişmiş ülkelerde ise enerji, yeni bir disiplin olmuştur. Yani fakültelerde Enerji Bilimi, Enerji Mühendisliği gibi eğitim programları yer almış ayrıca enerji ile ilgili yüksek lisans ve doktora programları da oluşturulmuştur. Halka, yenilenebilir ve temiz enerji ile ilgili kurslar düzenlenmiştir. Ayrıca bu yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanabilmek için gerekli teknolojinin üretilebilmesi için fabrikalar oluşturulmuş ve bu fabrikalarda çalışabilmek için kalifiye eleman yetiştirme programları oluşturulmuştur. Hizmet içi eğitimler verilmiştir. Görüyoruz ki, büyük adımlar için her zaman olduğu gibi yine eğitimden destek almaktayız.
Yenilenebilir enerji kaynaklarının araştırılması sadece enerji konusu için değil ayrıca küresel ısınma ve güvenlik için de son derece önemlidir. Fosil yakıtlar yüzünden dünya her geçen gün daha fazla kirleniyor. Fosil yakıtları kullandığımızda havaya karbondioksit salarlar. Böylece havada karbondioksit miktarı artar. Havadaki karbondioksit yüzdesinde önemli bir artış olduğunda karbondioksit gazı ile çekilen ısı miktarı da artar. Bu da aynı zamanda küresel ısınma olarak bilinen toprak ve yüzey sıcaklığında genel bir artışa sebep olur. Küresel ısınmanın yanı sıra fosil yakıt fabrikaları çok tehlikelidir. Nükleer reaktör kazaları tarihte bir çok kez yaşanmıştır. Gelişmiş ülkeler de bile bu kazaların örneklerini görmekteyiz. Ayrıca şuan yanı başımızda olan Ermenistan’ ın nükleer santrali her an patlayabilir. Çok eski bir teknolojiyle yapılmasına rağmen güvenlik koruma havzası yok. Tıpkı Çernobil’deki gibi… AB ve ABD’nin en tehlikeli nükleer santral ilan ettiği Metsamor Nükleer Santral, Iğdır’a sadece 16 km uzaklıktadır. Yani çok büyük bir risk bizim için. Tüm bu olumsuz sebepler bizim yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmamız için yeterli ve çok önemli sebeplerdir. Tüm devletlerin özellikle de ülkemizin yenilenebilir enerji kaynakları konusunda daha önemli ve büyük adımlar atması dileğiyle…
Yorumlar
Yorum Gönder