Ana içeriğe atla

ELON MUSK

Elon Musk, olağanüstü hayalleri olan ve bu hayallerini de gerçekleştirebilen ender insanlardan biridir. Bir mühendis, fizikçi, mucit, kaşif, girişimci, vizyon sahibi, idealist kısaca süper bir insan… Onu ülkemizde belki birçok kişi, Anıtkabir’ e yaptığı ziyareti ve sosyal medyada paylaştığı fotoğrafıyla tanıdı. Sonrasında ise insanlar onu merak etmeye ve araştırmaya başladılar. Böylece Elon Musk’ ı, hayatını, yaptıklarını ve başarılarını anlatan birçok kitap yazıldı. Ben de bunlardan birkaçını okuyarak onun hayallerinden ve başardıklarından çok etkilendim ve bu haftaki yazımda Elon Musk’ a yer vermek istedim. Belki onu henüz tanımayanlar ya da sadece ismini duyup tam olarak neler yaptığını bilmeyenler olabilir diye ondan kısaca bahsetmek istedim. Tanıtılması, bilinmesi gereken bir şahıs diye düşünüyorum. Çünkü onun yaptıkları tüm insanlığı hatta dünyamızı ilgilendiren şeylerdir. İnsanların örnek alması gereken biridir. Dünyanın daha güzel bir hale gelebilmesi ve  insanlık için yaptığı şeyler çok önemlidir.
Elon Musk 1971 senesinde Güney Afrika Cumhuriyeti’ nde doğdu. Annesi model, babası mühendis olan Elon, beş kişilik bir ailenin oğludur. Kendi içine kapanık, sosyal hayatı olmayan ama bilgisayarlar konusunda tam bir deha olan küçük Elon, arkadaşları  tarafından bilgiçlik tasladığı için belayı kendine çeken ve sınıfının en küçüğü olduğundan sürekli dayak yiyen bir çocukmuş. O, gün boyu kitap okurmuş. Hatta günde 10 saat kitap okuduğu olurmuş. Hafta sonları ise 2 tane kitap bitirdiğini söylüyor. Öyle ki, daha ilk okuldayken kendi okulunun kütüphanesindeki kitaplarını okuyup bitirince komşu okulun kütüphanesine gitmeye başlamış ve kısa bir süre içerisinde onları da bitirmiş. Varoluşsal bir bunalım yaşadığı için hayatın anlamını çözebilmek adına çeşitli kitaplar okuduğunu söylüyor. Kendisine birçok faydasının dokunduğunu söylediği  ”Otostopçunun Galaksi Rehberi” adlı kitabı ise 14 yaşındayken bitirmiş. Belki de onu bu günlere getiren okuduğu sayısız kitaptır.
Elon Musk, orta öğrenimini  Bryanston High School’da tamamladıktan sonra Pretoria Boys High School’ a başladı ve buradan mezun oldu. Üniversite eğitimi için Kanada’ ya taşındı ve Queen’s University’de iki yıl eğitim aldı. Buradaki eğitiminden sonra işletme ve fizik okumak için Kanada’dan ayrılıp Amerika’ya geçiş yaptı. Hayali zaten hep Amerikaya gitmek olan Elon, bir keresinden oradan şu şekilde bahsediyor; ” Orası muhteşem şeylerin olduğu yer.” Burada ekonomi alanında lisans diplomasının yanı sıra fizik alanında da yan dal diploması aldı. Ona göre fizik, düşünmenin iskeletini oluşturuyordu. Aslında onun en önemli özelliği fizik kavramlarını bir iş modeli içerisinde hayal edebilmesi, bilimi kar amacıyla kullanabilmesiydi. Daha sonra doktora yapmak için Silikon Vadisi bölgesine taşındıysa da doktorasını yarıda bırakarak, insanlığın çözülmesi gerektiği sorunları olduğunu düşündüğü üç konu üzerine yoğunlaşmaya başladı; Temiz hava, İnternet ve Uzay.
Elon Musk, daha 12 yaşındayken kendi imkanlarıyla yazılım dillerini öğrenerek yazmış olduğu bir bilgisayar oyununu ”Blastar” ı tam 500 dolara satarak ilk ticari başarısını göstermiş oldu. 1995 yılında ise kardeşi ile birlikte yeni organizasyonlar için bir çevrimiçi içerik yayınlama yazılımı olan Zip2 projesine başladı. Zip2′ yle ellerindeki potansiyele erişemediğini düşündüğü için başka bir şirket kurmak istedi. Zip2′ nin karmaşık bir yazılıma sahip olduğunu düşünüyordu. Yahoo ve Excite’ in yazılımına sahip olmadığı ve bu şirketler de herkes tarafından tanındığı için Zip2′ nin  doğru dürüst kullanılmadığını söylüyor ve bundan dolayı onu 307 milyon dolar nakit ve 34 milyon dolarlık hisse senedi ile satıyor. Daha sonra Elon Musk, çevrimiçi ödeme sistemleri ve finans altyapısı olan X.com’ u kurdu. Kendi kurduğu X.com ve Max Levchin’le Peter Thiel’ in kurduğu Convifinity kaynaklarını birleştirerek Paypal’ in temellerini attı ve 14 ay içerisinde ise 500 milyon dolar değerinde bir şirkete sahip oldu. En sonunda onu da 1,5 milyar dolara sattı. Buraya kadar bahsedilenler belki de birçok iş adamı tarafından da düşünülebilecek ve gerçekleştirilebilecek başarılardır. Beni en çok etkileyen kısım ise daha sonrasında yapmak istediği ve yaptığı şeylerdir. O daha üniversite yıllarındayken dünyanın geleceğini geniş kapsamda etkileyebilecek şeylerin neler olduğunu kendi kendine sormuş ve bunların internet, sürdürülebilir enerji, uzay, genetik ve yapay zeka olduğuna karar vermiş. Tabi ki sadece zengin olabilmek için bir şeyler yapmamış. Mesela onu sıklıkla karşılaştırdıkları Steve Jobs, Apple’ dan kazandığı gelirle eğlence sektörüne yatırım yapmışken o neden yenilenebilir enerjiyle ve uzayla ilgilenmiş ve bu sektörler üzerine tüm parasını harcayarak risk almış? Bunun nedeni ise Elon Musk’ ın günün birinde dünyadaki  kaynakların tükeneceği düşüncesi ve bunu engellemek için biran önce bir şeylerin yapılması gerektiğine olan inancıydı. ”İnsanlığın parlak bir geleceğe sahip olduğunu düşünerek ölmeyi tercih ederim” diyerek de amacını bu sözüyle dile getiriyor.
Elon Musk, Paypal’ ı satarak ondan elde ettiği gelirin 10 milyon dolarını Solar City, 70 milyon dolarını Tesla ve 100 milyon dolarını SpaceX şirketleri için harcamıştır. Elon, 2004 yılında yeni kurulmuş olan Tesla şirketinin hedefinin  elektrikle çalışan, çevre dostu, kullanışlı, keyifli, hızlı, şık ve herkesin kullanabileceği otomobiller üreterek dünyanın sürdürülebilir enerjiye geçişini hızlandırmak olduğunu söyledi. Tesla arabalarını üretebilmek için öncelikle bir fabrika kurulmalıydı. Eşi benzeri görülmemiş, dünyanın en güzel arabasını üretecek, dünyanın en güzel fabrikası kurulmalıydı. Silikon Vadisi’ nin hemen yanında bir tesisi satın aldı. Bu tesis gün ışığının çok az girdiği karanlık ve beton zemine sahip bir tesisti. Ama Elon, burayı müthiş bir tesis haline getirdi. Duvarlar ve zemin beyaza makineler ise göz alıcı bir kırmızıya boyandı. Fabrika göz alıcı bir ışıklandırmayla aydınlatıldı. Ayrıca bu fabrikada çalışanların rahat hareket edebilmesi için de bisiklet kullanmalarına izin verildi. Öncelikle elektrikli lüks bir spor arabanın yüksek kaliteli de olabileceğinin kanıtı olan Roadster’ i üretti. Ardından sedan tipi Model S ve SUV tipi araç olan Model X üretildi. 2016′ da ise Model 3′ ün tanıtımını yaptıktan sonra 400 bine yakın sipariş aldı. Elon Musk, bunları yaparken milyon dolarlık patentlerini halka açık paylaşıyordu. Neden bunu yaptığını sorduklarında ise şu cevabı veriyor; ”Deliklerle dolu bir gemideyiz. Ve gemi su alıyor. Biz Tesla ile bu suyu boşaltan kova yaptık. Siz olsaydınız bu kovanın tasarımını paylaşmaz mıydınız?” O istiyor ki herkes elektrikli arabalar icat etsin ve elektrikli araçlar kullansın. Petrol havayı kirletiyor ve tükeniyor. Biran önce temiz enerjiye geçilmeli. Küresel iklim değişikliği problemine karşı enerjimizi Güneş gibi yenilenebilir kaynaklardan elde etmemiz gerektiğini savunuyor. Dünyanın geleceği için çok endişeleniyor ve bunun için çalışıyor. Şirketine verdiği Tesla ismi ise kendisinin ünlü fizikçi Tesla’ dan etkilendiğini gösteriyor.  Bence elektriği icat eden Tesla’ nın ismi, elektrikli araba üreten bir şirkete verilebilecek en uygun isim.
Elon Musk, sadece elektrikle araba üretmiyor. Solar City adını verdiği şirketi ile Güneş enerjisini kullanarak elektrik enerjisi üreten paneller yapıyor. Ürettiği çatı kiremitleri ise Güneş’ ten aldığı enerjiyi depolayarak elektrik enerjisine  çeviriyor. Maliyeti ise normal bir çatı fiyatıyla aynı. Buradaki amaç şu; bir gün herkes evinin çatısını yenileyecek ve kendi enerjisini üreten Solar City kiremitlerini tercih edecek ve böylelikle akşamları da elektrikli arabaları için şarj depolayabileceklerdi. Ayrıca Tesla arabalarının şarj edilebilmesi için de ev tipi piller üretip satmaya başladı. Yani bütünüyle bir sistem tasarlayarak herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyor. Ve Gigafactory adını verdiği pil fabrikaları kurdu.
Elon Musk, ayrıca Hyperloop adını verdiği projesiyle de trafik problemini azaltmayı hedefliyor. Yeraltından tüneller kazarak California’daki trafik problemini azaltmayı hedefleyip geçtiğimiz günlerde bir diğer girişimci olan Richard Branson ile ortak oldu. Yine tünellerin projelerinin prototiplerini internete sundu. 600 km hıza ulaşan tüneller, gelecekten bir senaryoyu gözler önüne seriyor.
Elon Musk’ ın bir diğer aslında en büyük, en riskli hayali ise  SpaceX i kurmaktı. SpaceX vasıtasıyla uzayda gezegenler arası seyahat edebilen bir medeniyet yaratarak insanlığa yardım edebilmeyi hedefleyen Elon, bu hayaliyle sadece şirketlerle yarışmıyor artık NASA gibi büyük devletlerle yarışıyordu. Roket teknolojilerini geliştirmek isteyen Musk, 2002 yılı Haziran ayında SpaceX’ i kurdu. SpaceX ‘in içinde ofisine giden yolda iki poster asılıdır. Bunlardan biri Mars ‘ı bugünki haliyle yani soğuk, çorak gezegen olarak gösteriyor tam karşısında olan poster ise hayali olan bir şeyi gösteriyor; Mars okyanuslarla çevrili yeşillikler içerisinde. İşte Elon Musk’ ın hayali Mars’ ı bu hale getirebilmek. Ayrıca odaklanmış fırlatma araçları da geliştiren bir şirket olan SpaceX, ilk olarak Falcon 1 ve Falcon 9 roketlerini üretti. Sonrasında, Dragon adlı ilk uzay aracını üreten SpaceX, 2011’de kullanımı durdurulan Space Shuttle’ın yerini alan Falcon 9 roketi ve Dragon’un Uluslararası Uzay İstasyonu’na 12 uçuşu için 23 Aralık 2008’de 1.6 milyar dolarlık NASA anlaşmasıyla ödüllendirildi.
Elon Musk’ ın bunlar gibi birçok başarısı var. Gördüğümüz gibi hayalleri çok büyük. Çoğu insanın hayal bile edemediği hayalleri var ve bu hayallerinin peşinden de ısrarla gitmiş. Tabi ki herşey de başarılı olamamış. Yaptığı ilk denemelerinde istediği başarıyı yakalayamamış hatta defalarca uzaya fırlattığı roketinde sorun yaşamış. Ve onun her başarısızlığı, ona milyonlara mal olmuş. Bir defasında iflasın eşiğine gelmiş ama pes etmemiş. Çok çalışmış haftada 100 saat çalıştığını söylüyor.
Bir insan bunları nasıl başarabiliyor? Neden her insan onun gibi başarıyı yakalayamıyor? Başarı bi şans mı? Herşeyden önce bu kadar yüksek hedefi kendisine nasıl koyabiliyor? Bu sorulara herkesin verebileceği göreceli cevaplar var. Ama bakalım Elon Musk bu sorulara ne cevap veriyor? ” Okumak, kelimenin tam anlamıyla okumak… Sadece bilmek için değil, neleri bilmediğini farketmek, onları da görebilmek için okumak… İşte vizyon budur.”
Elon Musk
Dikkatimi çeken bir şey de sosyal hesabında daha önce hep uzay, araba,roket fotoğrafı paylaşan birinin Türkiye’ ye gelmesi ve gelir gelmez de Anıtkabir’ e giderek orada fotoğraf çekinip bunu sosyal medya hesabında paylaşması. Belki de kendisine örnek aldığı kişi odur.  Onun gibi yüksek idealleri olan, vizyon sahibi, ileri görüşlü, istikrarlı ve çalışkan biri… Yine bir fotoğrafında da şu yazıyı paylaşmış olması bize onun iç dünyasını ve başarısının ilham aldığı noktayı gösteriyor; ”Üç kırık kaburga bir delik akciğer ama o yine de savaştı. Yurta barış, dünyada barış için…” .

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİLİMSEL HIRSIZLIK

İntihal, başka bir kimseye olan fikir, bilgi ve görüşlerin, gerekli hiçbir atıf yapılmadan sanki kendisi tarafından ortaya çıkarıldığı ve yazıldığı intibaını vermek, fikir ve bilgi aşırılmasıdır. Türkiye’deki intihal , dünya ortalamasının epey üzerinde. Maalesef bilerek veya bilmeyerek intihal en çok da üniversitelerimizde ortaya çıkıyor. Son 15-20 yıldır da daha fazla artmış durumda. Peki bu nasıl oluyor. Üniversitelerimiz bilimin, ilerlemenin, araştırmaların merkezi konumundadırlar. Akademisyenlerimiz üniversitelerde ders veriyor olmasının dışında sürekli araştırmalar yapıp bu çalışmalarını yayınlamak için  gece gündüz uğraşıyorlar. Hem unvanlarının yükselmesi hem de ülkemizin uluslararası düzeyde ilerlemesi için sürekli çalışmaktadırlar. Bu yüzden onlara toplum olarak çok şey borçluyuz. Tabi ki onlar da bu sorumluluğun bilincinde olarak çalışmalarını gerekli etik kurallar çerçevesinde yürütmelidirler. Çoğu akademisyenimiz görevini hakkıyla yerine getirmektedir. Ama etik değerlerd

CERN’ DE NELER OLUYOR?

Avrupa Nükleer Araştırma Merkez veya Fransızca adı olan Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire ‘in kısaltmasıyla CERN, İsviçre ve Fransa sınırında yer alan dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarıdır. 1954 yılında 12 ülke tarafından kurulmuştur. Bu ülkeler; Belçika, Danimarka, Almanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Norveç, İsveç, İsviçre, Hollanda, Birleşik Krallık, Yugoslavya’dır. CERN’ de binlerce fizikçi ve mühendis çalışmaktadır. Dünyadaki yüzden fazla ülkenin fizikçilerinin çalıştığı devasa bir bilim laboratuvarıdır. Peki, CERN’ de neler oluyor, neden tüm dünyanın gözü kulağı orada? Türkiye’nin de ortak üyeleri arasında bulunduğu CERN’ de evreni anlamak için çalışmalar yapılmaktadır. Evreni anlamak için, madde ve maddenin en küçük yapıtaşını bilmemiz gerekmektedir. Maddenin en küçük yapıtaşına atom denilmektedir. Günümüzde atomların da ötesinde atomaltı parçacıklar üzerinde çalışılmaktadır. Bilim adamları, bu atomaltı parçacıkları yani mikro sistemlerin dünyasını

NEDEN FİZİĞİ ANLAYAMIYORUZ?

Fiziği neden anlayamıyoruz? Bu sorunun cevabını  ilk  kendi eğitim hayatımda merak etmeye başlamıştım. Sonraları  ise meslek hayatına atıldığım zaman pek çok öğrencide de olduğunu gözlemlediğim bir soru oldu bu. Peki neden fiziği sevemiyoruz ve en kötüsü neden ondan bu kadar korkuyoruz?  Fiziğe karşı olan bu olumsuz ön yargımızın başlangıcı nereye dayanıyor, sebebi ne? gibi sorulara kendi kendime cevap aramaya başladım. Çoğumuzun fizikle karşılaştığı ilk anlar ortaokul zamanlarımızdır. Fen eğitimi dersinin bir alt dalı olur kendisi. Soyut kavramların daha çok olduğu bir derstir. Uzun yıllar boyunca geleneksel eğitim sistemi gibi öğrencilerin pasif olduğu bir öğretim programıyla anlatılan fizik bir de içerisinde çok fazla soyut kavram yer alınca anlaşılamaz bir hal alıyor. Anlaşılmadan, öğrenmeden bir sonraki yıllara geçtikçe de üzerine eklenen yeni bilgiler durumu biraz daha karmaşık hale getiriyor. Fiziği anlamadan bir de sayısal hesaplamalar işin içine girince tamamen korkunç bir ha